Birbiriyle pek alakasız filmler olacak ama, yazma aralıklarım seyrekleştiğinden haliyle izlediğim filmler de birikiyor. Gerçi geçen yıla kıyasla bu yıl izlediğim film sayısı da çok daha az. (İş yaşamı vs...)
İlk olarak en son izlediğim filmden başlayalım: The Hunger Games... Pek hoş, pek şahane bir fikirle ortaya çıkan kitabı okuduğumdan beri filmi de merak ediyordum. Lakin kitap serisi 2. ve 3. de saçmalamaya ve kalitesizleşmeye başladığından, sonrasında filme olan ilgim de azaldı diyebiliriz. Dün izlediğim The Hunger Games, ilk kitap yaratıcı bir hikayeye sahip olduğu için, senaryolaştırma aşamasında da bir başarısızlık yaşanmamış olacak ki, popüler sinema içerisinde değerlendirdiğimiz zaman ortalama bir film. sıkıcı bir tarafı pek yok, akıp gidiyor. Fakat yine de bir başyapıt beklemeyin. Gary Ross yönetimindeki film, bir "yönetmen sineması" örneği sayılmaz. Sırtını biraz Jennifer Lawrence'ın insanlar üzerinde bıraktığı etkiye ve oyunculuğuna dayıyor diyeceğim, ama Jennifer Lawrence'ın Winter's Bone'daki performansını izleyeceğinizi de sanmayın. Evde sıkılırken, "şöyle eğlencelik bir şey yok mu yahu?" dediğinizde beklentilerinizi karşılayabilecek bir film diyebilirim.