24 Nisan 2011

Battle: Los Angeles


Uzaylıların dünyayı istilasına bir kez daha Amerikan penceresinden bakıyoruz bu filmde. Fakat, hiç olmadığı kadar militarist bir pencereden. Mekan olarak Los Angeles’ın seçilmesi, diğer türlerde olduğu gibi, ışıklı tabelalar, metropol yaşantısı ve lüküs hayat anlamına gelmiyor tabi, daha çok Los Angeles’ın stratejik öneminden ötürü böyle bir tercih yapılmış olsa gerek.



Uzaylılar alıştığımız, büyük gözlü, insan formuna yakın figürler şeklinde değil, yarı teknolojik yarı biyolojik bir şekilde yansıtılırken, Onlar da aynen kendilerine direnmeye çalışan Amerikan ordusu gibi, askeri bir disiplin ile dünyayı ele geçirmeye çabalıyorlar. Yani kesinlikle dost değiller. Öte yandan Pek şerefli Amerikan ordusunun pek şerefli neferleri, saldırı esnasında Los Angeles’ın göbeğinde mahsur kalmış yine pek şerefli ve gözünü budaktan sakınmayan Amerikalı sivilleri kurtarmak için savaşın ortasında buluyorlar kendilerini. Tabi bunlar o büyük ordunun küçük bir birliği sadece.


Uzaylıların dünyayı istilasının sebebi ise biraz ironik; Meğersem su onlar için yakıt demekmiş, bu yüzden 4’te 3’ü su olan güzelim dünyamızı istilaya gelmişler. Amerika böyle sudan sebeplerden ötürü savaş çıkarmaya alışık olduğundan filmdeki karakterlerin şaşkınlığı politik açıdan anlamsız gelebilir.
Oyuncu kadrosunda Rabbit Hole filmi ile takdirimi kazanan aktörlerden biri olan Aaron Eckhart’ın olması ne yazık ki çok bir şeyi değiştirmiyor. Zira sergilediği performans klasik Hollywood aksiyonlarında görebileceğiniz sıradan performanslardan öteye geçmiyor. Ayrıca aksiyon ve savaş filmlerinin eli silah tutan vazgeçilmez kadın oyuncusu Michelle Rodriguez’de kadrodaki bir diğer tanınmış isim.


Filmin ortalarına doğru artık bunun bir bilimkurgu filmi, bir uzaylı istilası olduğunu unutup savaş filmi gibi izlemeye başlıyorsunuz. Çünkü filmdeki istilayı yapanların uzaylı olmasının filme kattığı çok bir şey yok. Uzaylıları çıkarıp, yerine Amerikan düşmanı herhangi bir ulusun ordusunu koy, aynı şey. Steven Spielberg’ün War of The Worlds’ü bin basar diyorum.



0 yorum:

Yorum Gönder

Sende düşünceni paylaşmak ister misin?