13 Şubat 2011

Winter's Bone (2010)


İlk olarak Sundance film festivalinden aldığı ödülle adını duyuran Winter’s Bone Oscar adaylığıyla beraber namını pekiştirmiş bir yapım. Zira buruk öyküsü ve abartısız oyunculukları ile herhangi bir ödülle filmin kalitesini pekiştirmeye çokta lüzum olmadığını görüyorsun izleyince.



Alabama’nın uyuşturucu imal eden bir bölgesinde yaşayan Ree adında 17 yaşındaki bir genç kız, kefaletle serbest bırakılan babasını bir dahaki duruşma tarihine kadar bulmak zorundadır. Aksi takdirde babasının kefalet için ipotek ettirdiği evlerini ve arsalarını kaybedecektir. İşte bundan ötürü söz konusu uyuşturucu imal eden zatlarla haşır neşir olmak zorunda kalacak olan Ree, boyundan büyük işlere kalkışmıştır. Tüm bunları yaparken bir yandan da komşuların yardımlarıyla ayakta duran ailesi ile ilgilenmeye çalışan Ree, ürkekliğini gizleyerek sağlam bir duruş sergilemektedir.


Film boyunca Alabama’nın country tarzı yaşamı ve müzikleri harika bir fon oluşturuyor. Bunun yanı sıra filmin soluk renkleri de Ree’nin umutsuzluğunu daha baskın kılar nitelikte. Bölge halkının paranoyak tutumu ve yardıma pekte yanaşmıyor olması Ree’nin işini her geçen dakika daha da zorlaştıran ayrıntılardan.
Bütününe bakınca ritmi çok iyi ayarlanmış bir film görüyorsun. Duygu yoğunluğu sanki hiç yokmuşçasına silik bir şekilde sağlanmasına karşın, izleyiciye verilmek istenen duyguyla ilgili oluşturulan algı gayet başarılı. Filmin durağan ilerleyen bir hikayesi ve görüntüleri varmış gibi görünse de aslında son derece akıcı ve lafı çok dolandırmayan filmlerden birisi bu.  Neticeye bakınca, 2010’un en iyi filmlerinden biri duruyor karşımızda.




0 yorum:

Yorum Gönder

Sende düşünceni paylaşmak ister misin?